Lake İncelemesi

Temel mesele hep anlatıydı. İnsanlar binlerce yıldır birbirine öyküler anlatıyor. Bilgisayar oyunları bunun yeni bir aracı yalnızca. Bu yüzden iyi bir öykü anlattığı takdirde etkileşim az olsa da eğlenceli bir oyun mekaniği sunmasa da ben yürüyüş simülatörü denilen oyunları da kötü değerlendirmiyorum.

Lake Tanıtım Görseli

Lake, sıradan bir insanın öyküsünü konu alıyor. Gezegeni kurtarmıyoruz. Büyük büyük laflar etmiyoruz. Bu hoş. Oyun,1980’li yıllarda büyük bir kentte yazıcı olarak çalışan Meredith’in geçici bir süre, doğduğu kasabaya dönerek posta işlerine bakmasını anlatıyor. Yürüyüş simülatörü değil de posta simülatörü desek daha doğru. Çoğumuzun hayatta baş başa kaldığı sorunlardan birini ele alıyor oyun. Meredith’in doğduğu kasaba Province Oaks, gölün etrafına kurulmuş muazzam yer. Eski arkadaşlarımızla karşılaşıyor, kimi duygular yaşıyoruz ama yaşamımızı sonsuza kadar bu küçük kasabada mı sürdüreceğiz? Yoksa kente dönmeye mi karar vereceğiz?

Sorunun yanıtı oyunu oynarken sürekli değişiyor. Bazı diyaloglar da gerçekten dokunaklı ama animasyonun özensizliği nedeniyle bu anların içine girmek biraz zor oluyor. Öykünün girişi oynama motivasyonunu kaçıracak kadar uzun sürüyor ama Lake’e sakinleşmek için açtığımız bir sanal dünya gibi bakarsak daha doğru olur sanırım. Böyle düşününce bu uzama işine kızamıyorsun.

Müzikler 80’lerin ruhunu yansıtmaktan çok uzak ve niteliksiz. Üstelik sürekli birbirini tekrar ediyor. Bazen gereksiz postaları dağıtma işi de anlamsız geliyor ama oyun bana “yalnızlık” kavramını düşündürmeyi başardı. 1980’lerde yaşamanın belki şimdiki kadar kolay olmadığını ama daha heyecan verici olduğunu hissettirdi. O yüzden öve öve bitiremedikleri kargocu simülasyonu Death Stranding yerine bunu bin kere tercih ederim. Türkçe altyazısının olması ve akla gelen her platforma çıkmış olması da avantaj.

Lake Oyun İçi Bir Görüntü

Ben Lake’ten Firewatch’a ya da Road 96‘ya benzer bir tad aldım ancak onlar kadar başarılı bulamadım. Yapımcılara önerim sakin Lake’in yerine kaos, kan, ter ve gözyaşı ile İstanbul’un motokuryesi bir ana karakterini anlatsınlar.