Mass Effect Andromeda İncelemesi

Mass Effect Andromeda… Mass Effect serisi, video oyunu tarihinin en derinlikli bilim kurgu serilerinden biri. Onu diğer çağdaşlarından ayıran en önemli öğe, öyküsünün merkezine yalnızca insanı değil, uzaydaki diğer ırkları da anlamlı bir biçimde alması.

Mass Effect Serisinin İlk Üç Oyununun Öyküsü

Mass Effect’in 2007 ila 2012 arasında çıkmış ilk üç oyununda insanlar gezegenler arası yolculuğu yeni keşfetmiş bir ırk. İlk defa tanıştığı diğer uzaylı ırklar arasında kendine saygın bir yer edinme çabası içinde. Nitekim yönettiğimiz Shepard karakteri de tüm evreni tehdit eden Reaper adındaki varlığın tehdidini herkesten önce sezerek insanların hak ettiği saygın konuma ulaşmasını sağlıyor.

Mass Effect Andromeda’dan Oyun İçi Bir Görüntü

Serinin Shepard ile devam eden üçüncü ve son oyununda ise tüm ırklar Reaper adındaki tehditle yüzleşiyor ve öykü galaksi için belirsiz bir sonla bitiyor… Mass Effect Andromeda, işte tam da bu belirsiz sonun ardından geliyor. Ancak Mass Effect Andromeda’daki, mürettebatı yıllar sonra uyandırılmak üzere dondurulmuş uzay gemisi, Shepard’lı serinin sonundan 60 sene önce yola çıktığı için mürettebat uyanınca ayrıldığımız galaksiye ne olduğunu bilemiyoruz. Dolayısıyla serinin ilk üç oyununun sonu aynı belirsizlikle korunmuş oluyor.

Mass Effect Andormeda’nın Öyküsü

Mass Effect Andromeda, aslında ilk üç oyunun geçtiği zaman diliminde, Reaper tehdidine karşı n’olur n’olmaz diye yeni galaksilerde yaşam bulmaya çıkmış bir öncü geminin öyküsünü anlatıyor.

Sara ya da Ryder olarak başladığımız oyunda bu arayışın öncüsü olan bir karakterin kaderine tanık oluyoruz. Yeni galakside yaşayacak yeni bir gezegen bulmaya çalışıyor, antik uzaylı ırklarının teknolojilerini anlamaya uğraşıyor, farklı uzaylı ırklarla müttefik olup, diplomatik faaliyetler yürütüyoruz. Bütün bunların yanında bir de yeni galaksiye hükmetmek arzusundaki Kett adındaki karşı uzaylı ırkla kıyasıya bir mücadeleye tutuşuyoruz.

Mass Effect Andromeda Genel Değerlendirme

Ben oyundaki RPG öğelerini yerinde buldum. Serinin önceki oyunlarına kıyasla öykünün girişi derinlikli bir kavrayış yerine hafif bir sunumla başlasa da zamanla genişleyip açılıyor. Yavaş yavaş işin rengi anlaşılmaya başlıyor ve öykü sizi kendine çekmede çok gecikmiyor.

Oyun ilk çıktığında çokça eleştirilen animasyon sorunu, göze batmayacak gibi değil. Özellikle insanların suratları ve tavırları fazla karton. Hatta ana karakter Ryder’ın suratı tam bir yaz dizisi yakışıklısı gibi biçimlenmiş. Onu daha insani, bize yakın ve özdeşim kurabileceğimiz bir hale getirmek için karakter yapılandırması ekranında uzunca bir süre geçirdim.

Gezegenlerdeki keşif duygusu ve gezegenlere kurulan karargahların yapısı oldukça hoştu. Hatta bazı bölümlerin atmosferi insanı büyülüyor diyebilirim.